Bu Blogda Ara

3/16/2012

Samuel Taylor Coleridge - Kubla Khan şiirinden ;


 ...



santurlu bir genc kiz
duslemistim bir zaman:
habesli bir genc kiz,
santurunu calan,
soyleyerek abora daginin sarkisini.
icimde yeniden canlandirabilsem
onun muzigini ve sarkisini
bana oyle derin bir haz verebilirdiki,

...

Aşık Meraki


1925 yılında Artvin´in Tolgum (şimdiki adı Salkımlı) köyünde doğdu. Asıl adı, Yusuf Biber´dir. Küçük yaşlarda şiire ilgi duymaya ve aşıklık geleneğini öğrenmeye başladı. İlk şiirini 20 yaşlarında yazdı. Babası akordeon, annesi ise akordeon ve santur çaldığından müziğe yatkın bir ailede büyüdü. Kendisi de zamanla akordeon çalmayı öğrendi.

Raif Kaplanoğlu - Bursa'nın Beyoğlu'su Setbaşı

Bursalılar, her zaman eğlenmeyi seven ve eğelenen bir kenttir. Şartları ne kadar kötü de olsa Bursalılar bir eğlence kültürü oluşturmayı başarmıştır. Bursa Kadı Sicillerinde, kentimizdeki Osmanlı döneminde eğlence türleri konusunda bazı bilgiler vermektedir. Bir çok tereke (veraset) kaydında, keman ve santur başta olmak üzere müzik aletlerinin miras bırakıldığı görülmüştür. Buradan da, hemen her iyi durumdaki ailede, müzik eğitiminin yapıldığı ve müzikli eğlenceler düzenlendiği anlaşılmaktadır.

İstanbul Belediye Konservatuarı - Trabzon yöresi türküleri

Şu İzmir'den gelir Lemse vapuri
Kızlar çalar (civanım aman) zilli de maşa santuri
Ak gerdanda bir benin var sanburi

Gel ağlatma garip bülbül mezarımın daşına
Hem askerlük hem gurbetlük yar sevdası başımda

On üç on dört yaşında
Sevdası var başımda
Oturuyor karşımda
Sırmalı başluk başında

Ceride-i Havadis Gazetesi 23 Ekim 1841

 Osmanlı da esir ticaretine dair bir gazete reklamı ;

“âlâ keman ve santur ve saz ve kafes çalgısında yegâne (eşsiz üstünlükte) ve rakkâselikte (dansözlükte) pek âlâ (çok iyi) satılık bir arap câriye olduğu ve üç bin kuruşa verileceği ve isteyen olur ise elçi hanı’nda kahveci bayburdî osman ağa’dan sorulması haber verilmiştir.”

(cerîde-i havâdis, 57; 7 ramazân 1257 / 23 ekim 1841)

9/28/2011

Lûtfiyye-i Vehbî Mesnevi'sinden




Lûtfiyye-i Vehbî, farsça başlıklı 92 bölümden ve toplam 1174
beyitten oluşan Osmanlı Türkçesiyle yazılmış bir mesnevidir. Bazı
bölümler eğitimden çok, evlenmek, ev kurmak, eşya edinmek, iş
yapmak gibi hayat icaplarına dönük tavsiye ve öğütleri içermektedir.
Buna karşılık birçok bölümde kültür, zevk ve mutluluk, hayatı sevmek,
hobiler edinmek gibi, yaşamı renklendiren istek ve eğilimlerin küçük
yaşlarda köreltilmesin! amaçlayan öğüt ve uyarılar vurgulanmış;
düşünüp tartışmak, irdelemek, ilm-i hikmete (felsefeye) ilgi duymak,
geometriye kafa yormak, müzikle uğraşmak, oynamak, hatta kuş
beslemek ve çiçek yetiştirmek ise "yasak-günah-abes" sayılmıştır.



İlm-i Musiki:
Biliyorum müzik ruhlara esenlik verir ama, yine de
bestekâr olmayı düşünme. Sana yakışmaz. Soyunda da yok. Tanburun
orta teli olma. "Sakınub söyleme şarkı mâni / Hele türkü hiç söyleme!/
Olma sazendelerin demsâzı" Ney üflemekte ne yarar var?
Santuri olmak ise rezalettir. Sakın daire-zen olma ayıptır. "Nağmede gerçi nice halet
var! / Nice dikkat edecek hikmet var" Aman çocuğum, eğer evde gizli
gizli icra edersen duyanlar "çelebi ehl-i hevadır diyeler/Mâil-i zevk u
sefâdır diyeler". Fakat evden uzak yerlerde, elemli günleri bir an
unutabilmek için dinleyebilirsin (s.13).


Vehbî, gözüm nuru dediği Lûtfullahının, sorgulayıp düşünmekten,
pozitif bilimlerden; bunları simya, ta'vir, tılsım ve ihfa ile denk tuttuğu için
uzak durması görüşündedir

cevdet kozanoğlu

(Daha fazla bilgi için Bkz.: Cevdet Kozanoğlu, "Radyo Hatıralarım" Basıma Haz.: Dr. M. Nazmi Özalp)