Şarkışlalı Agahi 'nin Kerem Eyle şiirinden bir dörtlük ;
...
Bükme kulağını tanbur-ı aşkın
İnler gönlümüzce santur-ı aşkın
Olmuşam hüsnüne mansur-ı aşkın
Tek zülfün teline as kerem eyle
...
İsmail Baha Sürelsan eseri ; '' Kimi santura dokunmuş kimi tanbur çalıyor '' - Aksak
Nesimi - 18. yüzyıl - dan bir dörtlük :
...
Bükme kulağını tanbur-ı aşkın
İnler gönlümüzce santur-ı aşkın
Olmuşam hüsnüne mansur-ı aşkın
Tek zülfün teline as kerem eyle
...
İsmail Baha Sürelsan eseri ; '' Kimi santura dokunmuş kimi tanbur çalıyor '' - Aksak
Nesimi - 18. yüzyıl - dan bir dörtlük :
Ney ü santur ü rübab ü def ü tanbur ile çeng
Nağme-i bülbül ü kumriye olub hem-aheng
Pür ider alemi şevk u tarab-i rengareng
Müjdeler gülşene kim çeragan geldi
...
Gevheri - 18. yüzyıl - den bir dörtlük :
...
Bezme kadem bastı ol hasna peri
Bade cam bir elde santur bir elde
Eyleyüp bendesin şöyle serseri
Tig-i gam bir elde hançer bir elde
...
Aşık Ömer - 17. yüzyıl
...
Zarife beste sohbete tanbur
Züğürde kasavet zengine huzur
Balabana nefir kanuna santur
Nekkareye zurna ne güzel uymuş
...
Firdevsı-i Rumi
...
Almayınca kal'ayı içme şerab
Çalma santurı çegan ile rebab
Didi kim ey İbni Santur misli yok
Vay ki çaldun laf urub santur çok
Böyle diyüb İbni Santur ol Freng
Gah santur çaldı gah istedi çeng
...
Didi ey Santurlu oğlı serverüm
Sence yokdur cendiral içre erüm
...
Sandı santurlunun oğlı ol Freng
Cengi santur çalmak ola ya ho çeng
...
İbn-i Santur çalmayub santur-u çeng
İtdi gayret kıla ol hasmine çeng
...
Bu musibet içre kaldılar Freng
Ne ho santur aldı ele ne ho çeng
...
Santurun kırar senün Santurlu bil
Sen üvezsin ol Kemal ejderse pil
15 yy. şairlerinden Avni mahlasıyla şiirler yazan Fatih Sultan Mehmet'ten bir dörtlük :
Rübab-ü ud-ü müsikar-ü tanbur
Grift-ü surnay-ü tabl-u santur
Ney-ü kanun ile sinekemanı
Kudüm-ü def-fü deblek dinle anı
Kral Kızı ile Dadaloğlu şiirinin bütününü çok uzun olduğu için ben buraya eklemiyorum. İsteyenler http://www.avsarobasi.com/dadaloglu/dadaloglunun-siirleri/308-kral-kizi-ile-dadaloglu.html adresinden okuyabilirler.
Şiirin sonlarına doğru bir dörtlük ;
...
Göremedim baharını yazını
Çalamadım santurunu sazını
Özge yarin nice çekem nazını
Gözlerimden akan seller iniler...
Göremedim baharını yazını
Çalamadım santurunu sazını
Özge yarin nice çekem nazını
Gözlerimden akan seller iniler...
Dadaloğlu
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Santur
Yaralı ve hicazkar bir santurdu
Zamanın gözeneklerine kürdili
Efkarları sızdıran, Zagroslardan
Sınır ihlaliyle kalbimize sığınıp
Doğu’nun hicranı bürünürken
Ağulu bir ezgiye, İsfahan’dan
İstanbul’a bir güzergah izler
İpekyolu’nun kervanlarıyla
Herat’tan yahut Kandahar’dan
Buzkaşi macerası dediğin çılgın
Göçebeydi, yalnız ve yatugan
Halkların yaralı coğrafyasında
Acemaşiran, çargah ve segah
Vursa da çift zahme. biz ona
Gazeller ekledik gazelhanlar
Buldukça Acem diyarından
Bozgun unutturur ya birşeyleri
Sesi boğulur öksüz kalanın da
Öyle oldu yüzyıllar geçerken
Şimdi hatıralarda kaldı santur
Ahmet Telli - Nida
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Santur
Yaralı ve hicazkar bir santurdu
Zamanın gözeneklerine kürdili
Efkarları sızdıran, Zagroslardan
Sınır ihlaliyle kalbimize sığınıp
Doğu’nun hicranı bürünürken
Ağulu bir ezgiye, İsfahan’dan
İstanbul’a bir güzergah izler
İpekyolu’nun kervanlarıyla
Herat’tan yahut Kandahar’dan
Buzkaşi macerası dediğin çılgın
Göçebeydi, yalnız ve yatugan
Halkların yaralı coğrafyasında
Acemaşiran, çargah ve segah
Vursa da çift zahme. biz ona
Gazeller ekledik gazelhanlar
Buldukça Acem diyarından
Bozgun unutturur ya birşeyleri
Sesi boğulur öksüz kalanın da
Öyle oldu yüzyıllar geçerken
Şimdi hatıralarda kaldı santur
Ahmet Telli - Nida
Santur
zagrosların öte yüzünde çalan santur
bir saz çocuk olur meselinde giz ağlar
ağlarda meczubun gecesine göz olur
gözyaşı olur alır ırmakları düşer yola
yolcusunu alır yol geceden geçirir sırrı
alır dolu kadehi içirir ki düş ya da ağu
kahreder sözü, biter belagat zamanı bitsin
kırar taşlaşan sözü dağda sesi çığ olur
zagrosların bu yüzünde susan o santur
bir çığ bir halk olur kendi dağında ölür
Mehmet Çetin – Kekemece
------------------------------------------------------------------------------------------------
Kör Santuri
saçların uzarken canın yanıyor
bükmüş boynunu sana bakan laleler
tırnakların sanki beyazlamamış hiç
ve kırılgan değiller de üstelik
seni bu şehri terk edenler biliyor
onlarca bedevi, eski kentsoylular
betonlara yüreğiyle davranan rüzgar
giderken sırtını görmüşler senin
elinde kadifeden mızrabıyla, ipince
kör bir santuriydi diyor sana gün
balçığın içinde boy veren bir gül
bazı demirli yollardan giden
bazı asfalt, bazı taş, bazı kum
bazı halkların omzuna sürtünüp
kavşaklardan kendini uçuruma koyveren
ahmaksız bir dünya kadar telaşeli
taşından çıkamayan mikelanjelo heykeli…
giderken sırtını görmüşler senin
geri almış kalemini tanrı diyorlar
rabbinin rikkatine sığınmış
kör bir santuriydi diyor sana gün!
Alper Gencer
------------------------------------------------------------------------------------------------
Santurlu Yeniyıl Manisi
zahmeler vursun tellere
sesler aksın gönüllere
güneş te bidaha dönsün
ışık versin zihinlere
gölgelenmiş beyinler var
aleme nifak şer salar
kim ki sazını hep çalar
karanlıkta o ışıldar
santurunla sen güneş ol
mazlum ile gönüldeş ol
seneyi seneye ekle
doğru sözlülerle eş ol
akordunu bi güzel yap
uyumlu çal seslerini
kırsan da sazın telini
kırma gönül tellerini
güneş dönmez bilirim ben
dünyadır ona pervane
ama güneş bile dönüp
olur âşığa pervane
aşk ile çal sen sazını
meşk ile çektir nazını
doğru yanlış tasalanma
al mûsıkiden hazzını
Memduh Ozdemir
------------------------------------------------------------------------------------------------
Santur ile Bendir
Yine bir Haziran gün batımı
Pera’nın ayak ucuında Tünel’de
santur ile bendir çalan mecnun şark çalgıcılarını dinledikçe
adamsan bile Haliç’e bakar bakar ağlarsın
Sen ağlamazsan için ağlar
iki avucunun içinde başın
güneş terk ederken İstanbul’u
aldanır geceye varırsın
Çalgıcı ne çaldığını bilir
dinleyen ne dinlediğini
ama gönül eğlenir
Pera sokaklarında bir adam
bağdaş kurmuş oturmuş
bendir eşliğinde santur dinlemekte
Gönül firarda gönül eğlencede
gönül kaçmış ele avuca sığmaz o anda
farkına bile varmazsın
bırakır yalnız başına seni
yokuş aşağı kayar gider İstanbul sokaklarına
Yine bir haziran gün batımı
Pera’nın ayak ucuında Tünel’de
santur ile bendir çalan mecnun şark çalgıcılarını dinledikçe
adamsan bile Haliç’e bakar bakar ağlarsın
Sen ağlamazsan için ağlar
iki avucunun içinde başın
güneş terk ederken İstanbul’u
aldanır geceye varırsın
Mehmet Akif Tiryaki
------------------------------------------------------------------------------------------------
Ben Senin Derdini Çekemem Gönül
Deli gönül gezer gezer gelirsin
Arı gibi her çiçekten alırsın
Nerde güzel görsen orda kalırsın
Ben senin derdini çekemem gönül
Santur mu istersin saz mı istersin
Ördek mi istersin kaz mı istersin
Tomurcuk memeli kız mı istersin
Ben senin derdini çekemem gönül
Çıkıp yücelere bakmak istersin
Coşkun sular gibi akmak istersin
Her gü…zelle yatıp kalkmak istersin
Ben senin derdini çekemem gönül
Kara’coğlan eydür okuyam yazam
Keleş değilim ki kervanlar bozam
Geyinsen kuşansam bir hoşça gezsem
Ben senin derdini çekemem gönül
Karac'oglan
------------------------------------------------------------------------------------------------
Her Aşk Bir Ay Taşır Alnında
rüzgâr, böğürtlenlerin, kekik kokularının, deniz kestanelerinin
bestelediği türküleri kulağınıza umulmadık zamanlarda fısıldıyorsa
toprak, elinize aldığınız zaman pul pul balıkçı motorunun sesini taşıyorsa insan kalbinize
bilin ki bir italyan maria çocuk, bir faslı hüseyin’e aşık olmaya yüz tutmuştur
zeytindağ’da, bin yıllık bir zeytin ağacı yaşlı gövdesinde
toma’nın meyhanesinde zeytinyağı saflığıyla gülümsüyorsa ellerine cunda’nın
adını cunda’nın, ali bey adası olarak değiştirilmesi dayatmasını
bir türlü içine sindiremiyorsa pulları gümüş bir papalina
bilin ki hüzün kaplar kirpiklerini akdeniz’in
bu yüzden bir emmanuella çocuk dinlerken madrigallerini
bütün güvercinleriyle birlikte havalanır kalbinde şairlerin
bu yüzden beyaz ve duman renkleriyle güvercinler
birer ikişer konar düşlerine acıların
ve uzaktan eski bir aşk şarkısını fısıldar kır çiçekleri maltepe’nin
‘bu adamı ağlatırsa akdeniz ağlatır
bir gül konar dudağına yalnızlığın
bir de bakarsınız ağlarım’
her akdeniz, kendi iklimini, kök boyasını kalbinin
yalnızca kendi aşkıyla dokur
çünkü santur
çünkü dans ve büyü
çünkü küçük bir kızın topuklarıdır akdeniz
ve incir ve zeytin ağaçlarının ülkesinde
deniz minarelerinin ruhunda gizlidir madrit’ten havalanan
uçuk mavi kanatlı bir yalıçapkını
ve bergama’da, atmaca mahallesinde
elinde klârnet, elinde bakır, dudaklarının kıvrımı dans
bir kuğu konar konar dünyanın aşklarına
bu yüzden çingeneler
bu yüzden müzik
bu yüzden hüzün
bu yüzden aşk
bu yüzden bergama’da doğar dolunay
ve dikilirse bir gece ansızın pan
ansızın zeus
ansızın ölüm
bilin ki her ay bir akdeniz
her aşk bir ay taşır alnında.
Hilmi Yazıcı
------------------------------------------------------------------------------------------------